Ekonomik küreselleşme neo-liberal ekonomi politikalarının tüm dünyaya yayılmasına neden olmuştur. Bu doğrultuda devletlerin sosyal ve ekonomik alana müdahale eden rolleri de sınırlanmıştır. Bir taraftan devlet müdahalesi ve devletin sosyal alandaki varlığı küçülürken, piyasa aktörlerinin rolü de artmıştır (Özyürek,2023:32). Bu durum emek piyasasının yapısını ve işleyişini değişime uğratmış olup işgücü, sosyal güvencesi olmayan ve düşük ücretli işlerde çalıştırılmaya zorlanmıştır. Bunun yanında son yıllarda, üretim faktörü olan emeğin coğrafi olarak bir yerden başka bir yere hareket etmesindeki artışla bu durum emek piyasasında daha da belirgin etkiler bırakmış olup göçmen ve işgücü piyasasında entegrasyon sorunlarını meydana getirmiştir. Hâlbuki emek göçü belli başlı büyüme teorileriyle desteklenen bir olgu iken büyümeye katkı sunan fiziksel sermayenin yanında beşerî sermaye de önemli olduğundan içsel büyüme teorilerinde itici bir güç olarak görülmüştür(Romer, 1989). Walts (1995) içsel büyüme modeline göç faktörünü eklerken nitelikli işgücünün olumlu bir etkisi olacağını verimlilik açısından önem arz edeceğini savunmuştur. Fakat özellikle 1990’lı yıllardan sonra uluslararası iletişim ve ulaşım kaynaklarının gelişmesiyle birlikte göç sürecinde yaşanılan karmaşıklaşma ve yapısal problemleri ortaya çıkarması bu sürecin tüm boyutuyla analiz edilmesi ihtiyacını doğurmuştur.