XIX. yüzyıla kadar tekil hiçbir yenilik ekonomiyi, siyaseti, askeri yapıları, coğrafyayı ve insan yaşamını demiryolu kadar derin bir şekilde etkileyememişti. Osmanlı devleti de bu değişim ve dönüşümden hissesine düşeni alacaktı. Bu nedenle demiryolları; ulaşım, iletişim, idari yapı, zirai ve ticari faaliyetler ve birçok farklı alandaki doğrudan etkileriyle beraber Osmanlı yenileşme sürecinin anlaşılmasında tarihçiler için oldukça önemli bir konu olagelmiştir. Özellikle de bu girişimin bir devlet teşebbüsü olarak uygulandığı 1871-75 yılları için bu sözler daha da geçerlidir. Aslında Osmanlıların devlet eliyle ilk kalkınma hamlesi 1840'lı yıllarda başlatılan sanayileşme hamlesi olmuştu. Buna rağmen devlet 1850'leregelindiğinde istenilen sonuçları elde edemeyerek bu işten vazgeçmişti. Sonraki20 yıl boyunca önemli alt yapı yatırımları yabancı girişimcilere imtiyazla verilecekti. 1870'li yıllara gelindiğinde ise devletin içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulması adına ülkenin siyasi, idari ve ekonomik bütünleşmesini sağlamak bir mecburiyet gelmişti. Ancak yabancı girişimciler ekonomik menfaatlerine uygun yatırımlara yöneldiğinden devletin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersizlerdi. Yerli sermaye ise hâlâ istenilen seviyelerde değildi. Dolayısıyla gerekli altyapı çalışmalarının devlet eliyle yürütülmesine karar verildi. Bu noktada en önemli rolü ise demiryolu alacaktı. Devletin demiryolu inşa girişimi 1876 yılında mali iflasla olumsuz bir şekilde sonuçlansa da devlet eliyle demiryolu inşa teşebbüsü Osmanlıların uluslararası dengelerin etkisi altında kalmadan kararlaştırıp uygulamaya koyduğu son bağımsız hamle olarak ayrıntılı bir şekilde incelenmeyi hak etmektedir.