"Dede Korkut Hikâyeleri," Türk halk edebiyatının temel taşlarından biri olup, yüzyıllardır nesilden nesle aktarılan destanları bir araya getiriyor. Bu hikâyeler, Türk edebiyatının en köklü ve zengin örnekleri arasında yer alır. Ünlü Türk edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Dede Korkut’un önemini şu sözlerle dile getirmiştir: “Türk edebiyatının bütün eserlerini terazinin bir kefesine, Dede Korkut’u öbür kefesine koysanız yine Dede Korkut ağır basar.”
Oğuzların Bayat boyundan yarı efsanevi bir bilge olan ve kendi adını taşıyan destansı hikâyelerin anlatıcısı Dede Korkut, tahminen 9 ile 11. yüzyıllar arasında yaşamıştır. Hakkındaki bilgiler büyük ölçüde rivayetlere ve Dede Korkut Hikâyeleri’nde yer alan ifadelere dayanır. "Korkut Ata" olarak da bilinen Dede Korkut, eserin yazarı değil; sözlü gelenek içinde bilge bir anlatıcı ve kahramandır. Ozanların piri olarak nitelendirilen Dede Korkut, Oğuzların geleneklerini, yaşantılarını ve çeşitli olaylar karşısındaki tutumlarını coşkulu bir üslupla aktarmış; destanlarında iyiliği, doğruluğu ve erdemli olmayı öğütlemiştir. Sözlü halk edebiyatının ürünü olan bu destanlar yüzyıllar boyunca yaşamış, 15. yüzyılda yazıya geçirilerek günümüze ulaşmıştır.
Dede Korkut, binlerce yıllık Türk töresinin yansımasıdır. On iki hikâyeden oluşan Dede Korkut Hikâyeleri, bugünün gençlerini Türk kültürünün geçmişini tanımaya davet ediyor. Bu eserde 12 hikâyeden oluşan Dede Korkut Hikâyelerinden iki seçme hikâyeye yer verilmiştir.