Halk şairlerinin dilinde, kaleminde ve sazında Yaratıcı, insan ve tabiat vardır. Gönüllerindeki bakir duyguları, hiçbiri birbirinin aynı olmayan, görülmemiş bir samimiyetle bu üç varlığı anlamak, anlamlandırmak ve anlatmak için harekete geçirirler. Soğuk olarak bildiğimiz ve her fırsatta soğukluğundan yakındığımız taşlara bile, engin gönül tezgâhlarında, yeryüzünün görmediği bir yumuşaklık verir halk şairleri. Yaratıcı’ya bağlılığın, insana dostluğun ve tabiata şükranlığın ifadeleri, onların kaleminde, daima akan bir ırmak misali sonsuza yürür. Üzerinde yaşadıkları bu verimli Anadolu topraklarının yüzlerce yıllık mirasını şiirlerinde bir anne şefkati ve baba güveni içerisinde işlemişlerdir onlar. “İnsan” olmanın ne kadar zor olduğunu bilen, yaşamı bir anlamda bu zorlukları aşmanın adı olarak gören halk şairleri samimiyet, sabır, kanaat, hassasiyet, sadakat, sıcaklık gibi duygulara, en hafif tabirle, mana katar.
Elinizdeki kitapta bulunan şiirlerin sahibi de işte bu “mana”yı önce yüreğinde duyan, sonra da bizlere hissettirmeye çalışan bir halk şairidir. Enkaz altında bulunan ama gönüllerin üstünde bir yer edinmeyi hak eden bu şiirleri, bir “vefa” örneği sergileyerek siz okuyuculara ulaştırmayı kendisine görev edinen Gökhan Ateş, yukarıda anılan insani hasletlerin mirasını almış biridir. Gönül ehli olanların hâlinden yine gönül ehlinin anladığı aşikârdır. O yüzden, “Hakka yürüyen şairin hakkı” olduğu düşüncesiyle hazırlanan bu eserin “gönülden anlayanlarda” güzel bir iz bırakması temennisiyle…