“Yazıya dönüşen ne varsa, okunma arzusunu taşır bağrında. Okunmak ve böylece bilinmek… Var edilmenin de sırrı bu değil mi?
Yaşımın henüz etrafında kavak yelleri eserken, hayat denen ummanın tam ortasında amansız dalga- larla boğuşurken, bir şişe geçti elime. İçine bir mektup sıkıştırılmış ‘Can’ diye başlayan satırlarına. Adres belli değil. Belliki okuyucusunu arıyor. Boğulmak üzere olan birisi için can simidi ne demekse,bu mektupta benim için o demekti. Can oldu bana…
Sonra diğerleri. Mektuplar geldikçe canlandım. Geldiği yöne doğru atmayabaşladım kulaçlarımı. Artık kendimi akıntıya bırakmıyor, daha bir güvenle yüzü-yordum. Can simitlerim olmuştu mektuplar.