Hıristiyan dünyasının büyük bir kısmı azizlerle ilgili inanç ve uygulamaları benimsemiştir. Ruslar Hıristiyanlığı kabul etmeden önce azizlik bu dinin ayrılmaz bir olgusu haline gelmiştir. Dolayısıyla Hıristiyanlığı Ortodoks dünyasından alan Ruslar da azizliği aynen kabul etmiş ve günümüze kadar en iyi şekilde yaşatmışlardır. Hatta bin yıldan fazla zaman içerisinde çok sayıda erdemli insanı azizlik makamına yükseltmişlerdir. Böylece hazırdan sahip oldukları azizlere yeni azizler ilave ederek Ortodoks dünyasına zenginlik katmışlardır.
Rus Ortodoks Kilisesi’nin inancına göre azizler, hayatlarında din adına yapmış oldukları mücadele, erdem ve fedakârlıktan dolayı Tanrı’nın lütfuna ve inayetine ulaşmışlardır. Tanrı, bunun karşılığında onlara kendi tahtının bulunduğu Göksel Kilise’de yer vermiştir. Onları çeşitli nimetlerle ödüllendirmiştir. Ödüllerin en önemlisi azizlerin geride kalan inananların kurtuluşu için onlarla Tanrı arasında aracılık ve şefaat etmeye yetkin olmalarıdır.
Bu inanç, inananlarla azizler arasında sıkı bir ilişkiye vesile olmaktadır. Öyle ki, inananların azizlere olan bağları doğumlarından itibaren başlamakta, son nefeslerine ve hatta öldükten sonra azizlerin topluluğuna katılmalarıyla devam etmektedir. Böylesi iç içelik azizlere inanmayı, onlara saygı duymayı, onlardan yardım istemeyi, onların kutsal kalıntı ve ikonalarından yararlanmayı gerekli kılmaktadır.
Rus topraklarında yaşamış olan azizler, aynı zamanda Rusların genel ve din tarihlerinin başkahramanları olmuşlardır. Onlar, Hıristiyanlığın bu ülkede yayılmasında, yaşanmasında, sıkıntılı dönemlerde korunmasında ve desteklenmesinde önemli görevler üstlenmiş ve gerektiğinde her şeylerini feda ederek kahramanlık göstermişlerdir. Bundan dolayı Ruslar “yüce atalarımız” diye onları anarak gurur duymakta ve onlardan tarihlerine yön veren kutsal şahsiyetler olarak bahsetmektedirler.