Güzel şeyler yazmak, konuşmak ve bizi kuşatan güzelliklerle yaşamak, elbette her insanın hayalidir. Bunu yapabilen de var yapamayan da. Sevinen de var sevinemeyen de. Konuyu daha fazla uzatmadan tamamen farklı bir mevzuya değinmek istiyorum. Aile, ailenin geçmişi, bu günü ve geleceği veya kısaca, geçmiş ve gelecek.
Tarih derken, insan her zaman yaşanmış olayları göz önünde bulundurur. Yaşanmış olaylar bazen kederli bazen de sevinçli olur.İnsan hiç bir zaman yaptığı şeylerle karşılaşacağını düşünmez, düşünmeden yapar. Bazen kızar yapar, bazen sevinir yapar. Kısaca değişik duygularla bazı şeyleri yapar ve zanneder ki o yaptığı fiil, o anda bitti ve hiç bir zaman onlarla karşılaşmayacak. Bitip giden bir şey yok aslında. Hiç bir şey bitmez.Sürekli bir makara gibi, dönen bir tekerlek misali yukarıya, aşağıya dönüp durur. İnsanlar da bu kısır döngü içinde dönüyor. Hasan iken Hüseyin, Hüseyin iken Ahmet, Ahmet iken Mehmet oluveriyorlar. Dünyada ve hayatımızda sürekli aynı şeyler dönüp duruyor. Bu kısır döngüde insanların öğrenecekleri ve ders alacakları bazı şeyler oluyor, ama nedense öğrenemiyorlar... Biz de öğrenemiyoruz, bizden öncekiler de öğrenmemişler, sonrakiler de bir türlü öğrenemeyecekler.