Coğrafî konum itibarıyla Asya ile Avrupa arasında bir köprü durumunda olan Anadolu'nun komşu ülkeler ile siyasî, ticarî ve kültür esas olmak üzere her türlü faaliyet içerisinde bulunulma-sı kaçınılmazdır. Bu sebeble bölgede bir geçit durumunda olan Güney Anadolu ve Kuzey Suriye bölgesi İlk çağlardan beri Anadolu, Mısır ve eski Mezopotamya'da hakim olan kavim ve devletler arasında büyük mücadelelere sahne olmuştur. Ortaçağların başında Bizans-Sasani mücadelesi ile başlayan bu ilişkiler daha sonraları, ilk İslam fetihleriyle beraber İslam-Bizans ve Türk-Bizans mücadelesine dönüşmüştür. Anadolu’nun Türklerce fethiyle birlikte Bizans bir tehdit olmaktan çıkınca, bölgedeki Türk-İslam devletleri Orta Doğu hakimiyeti için birbirleriyle mücadeleye baş-lamışlardır. Kuzey Suriye daha geniş kavram olarak Orta Doğu günümüzde dahi sahip olduğu petrol yüzünden bütün dünya ülkelerinin gözünü diktiği dünyadaki stratejik önemi haiz yegane bölgelerden biri olma özelliğini devam ettirmektedir.
Selçuklu-Eyyûbî ilişkileri Orta Doğu’daki nüfuz mücadelesinin önemli bir safhasını teşkil eder. İki Müslüman devlet arasındaki ilişkiler genellikle tâbi devletlere ve ortak düşmanlara bağlı olarak ittifak ve ortak askerî harekât şeklinde gelişme göstermiştir. Bunun yanında hanedanların kendi içlerindeki hakimiyet mücadeleleri, karşılıklı ilticalar ve iki devlet arasında gerçekleştirilen siyasi evlilik teşebbüsleri de ilişkileri etkileyen önemli faktörler arasındadır.