Bir varmış, bir yokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda küçük bir kulübede yaşlı anacığıyla birlikte yaşayan Keloğlan adında bir delikanlı varmış. Güneşin ilk ışıklarıyla uyanır, odun toplar, evin işlerini halledermiş. Fakat günün en sevdiği vakti, öğle sonrasında güvercinleriyle vakit geçirdiği zamanlarmış. On beş kadar güvercini ve bir keçisi olan Keloğlan, köyün en iyi güvercin ustasıymış. Her birine özenle bakar, onları sevgiyle büyütürmüş.
Güvercinci Keloğlan'ın bu sadık dostlarıyla geçirdiği vakit, sadece kuşlar için değil, padişahının güzel kızı için de bir hayranlık kaynağıymış. Padişahın kızı, Keloğlan’ı her gün hayranlıkla izlerken, bu hayranlık zamanla derin bir aşka dönüşmüş. Kız bir gün, babasına Keloğlan’a âşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini söylediğinde padişah büyük bir öfkeye kapılmış ve Keloğlan'ı cezalandırmaya karar vermiş.
Keloğlan, kendini bir anda büyük bir tehlikenin içinde bulur. Bakalım bu zor durumdan onu kim kurtaracak? Azerbaycan Türk’ü olan İranlı yazar Samed Behrengi’nin kaleminden sevgi ve sadakatin gücünü anlatan bu masal, küçükten büyüğe herkesin yüreğine dokunacak.