Rauf Denktaş, ömrünü Türklüğe harcamış bir yiğit adam. İçeriden ve dışarıdan birtakım hainlerin saldırılarına aldırış etmeden, haklı mücadelesini sonuna kadar sürdüren bir “Yalnız Kurt”. O, Türk Dünyasının 20. asırda yetiştirdiği tartışılmaz son büyük önder ve aksakallarından biridir. Bütün Türkler tarafından sevilen, Türklük düşmanlarının da kıskanıp, korktuğu bir kişi idi. Rauf Denktaş bir devlet kurucusu ve her Türk’ün göğsüne takmak istediği Türkçülük şeref madalyasının sahibiydi.
Bilindiği üzere 1924 yılında Kıbrıs’ta doğan Rauf Denktaş, hâkim bir babanın oğludur ve hukuk mesleğini seçmesi de belki onun yüzündendir. Eğitiminin ilk yıllarını Türkiye’de tamamlayan Denktaş, II. Dünya Savaşından sonra hukuk okumak için İngiltere’ye gitmiş ve daha sonra Kıbrıs adasına dönerek burada avukatlığa başlamış idi.
Gençlik yıllarından itibaren kendini Türklüğe adayan Denktaş, yine Kıbrıs Türklerinin sembol isimlerinden Fazıl Küçük’ün yanında yer almış, 1955’ten itibaren terörist faaliyetlerini sıklaştıran EOKA’ya (Ethniki Organosis Kyprion Agoniston/Kıbrıs Millî Mücadele Örgütü) karşı diğer Türklerle birlikte hareket ederek, 1958 senesinde Türk Mukavemet Teşkilatının (TMT) kuruluşunda aktif görev üstlenmişti. Aynı yıl Rumların Türklere yönelik kanlı saldırıları sıklaşınca, Fazıl Küçük ile beraber, Türk hükümetiyle görüşmek amacıyla Türkiye’ye gelen Denktaş, burada yetkililerle fikir alış-verişinde bulundu.