20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar geçen zaman içerisinde Türkiye'de doğan insanların hâlâ 1300'lü yıllar söylenerek, doğum tarihleri anılmaktadır. Artık toplumsal hafızadan silinmiş yılların söylenmesinden ibaret olan takvim sistemi 77 yıl boyunca Türkiye'nin takvimi olarak yaşadı. 1840-1926 yılları arasında geçerli olan bu takvim Roma İmparatoru Jul Sezar'ın M.Ö. 46'da hazırlattığı takvimin esasını taşıyordu.
Yılbaşı mart olan bu takvim o günkü Türkiye'nin malî işlemlerini düzene koymak için meydana getirilmişti. Malî işler için üretildiğinden hem Malî Takvim hem de Roma Takvimi'nden alındığı için Rumî Takvim isimleri verildi.
Takvim, Hicretin 1255. yılına denk geldiği için bu yıl başlangıç kabul edilmişti. Böylece Tanzimat biçimsel olarak Batı'ya dönmüş bir devlet hareketi olarak Ortodoks Kilisesi'nin benimsediği takvimi bünyesine dâhil ederken zaten kullanılan Şer'î Takvim aslında 1840'tan sonra devlet işlerinde ikinci sırada kaldı. Yine de devlet işlemlerinde hem Rumî hem de Şer'i Takvim birlikte kullanıldı.