Torosların hırcın çocuğu Serdengeçti’nin içinde daima bir deli rüzgâr uğuldar. Ankara’da önüne kalın duvarlar koyarlar. Şartlar onu Serdengeçti yapar. Kalemini silah olarak kullanır, gazi dervişler gibi yaşar. Türk milletinin değerleri kaybolmasın diye, yalın kılıç cepheye koşar. O, milletinin manasında yok olmuş bir millet mistiğidir. Kendini tamamıyla milletine adar.
Kitapta Serdengeçti’yle her şey bulmak mümkün: Hayatı, eserleri, yayıncılığı,kitapçılığı, politik deneyimleri, mahkemeleri…
Onu ortaya çıkaran 3 Mayıs 1944 olaylarıdır. Bu bakımdan“3 Mayıs Tufanı”, öncesi ve sonrasıyla ayrıntılı olarak anlatılır. Bu olaylardan sonra üniversiteden atılır. Kendisine gazetecilikten başka bir seçenek kalmaz.Düşünce eylemleriyle kamuoyuna mal olur, istemediği halde kendini aktif politikanın içinde bulur.
Muhalif kişiliği yüzünden mahkeme koridorları hayatında önemli yer işgal eder. Onun mahkemelerle imtihanı başlı başına bir araştırma konusudur.
Onun oldukça renkli bir kişiliği var. Hiçbir ideolojik kalıba, anonim tanıma sığmaz. Daima bir yanı açıkta kalır. O “Çerçevesiz adam”dır. Edebî kişiliği de aynı ölçüde zengin. Şairliği, yazarlığı,mizahçılığı, hatipliği…
O, “hikâye”si olan adamdır. Fıkraları, nükteleri dilden dile yayılır. Öyle ki, diğer yönlerini gölede bırakır.
Serdengeçti,Türkçülüğü ve İslâmcılığı birleştiren, Ziya Gökalp’tan Mehmet Âkif’e uzanan özgün bir düşünce dünyasına sahiptir.
Kaynakça bölümüne bakıldığında elinizdeki eserin nasıl zahmetli bir çalışmanın ürünü olduğu anlaşılır. En başta kendi yazıları olmak üzere arşiv belgeleri,gazeteler ve dergiler, kitaplar, tezler, makaleler, röportajlar ve haberler titizlikle araştırılmıştır.