Tiyatronun gerçekten faydalı bir tür olduğuna inanan Namık Kemal, 1870’te Paris’ten yurda döndüğünde, bu alandaki çalışmalarına Osmanlı Tiyatrosu’nun edebî heyetine girmekle başlamıştır. Bu teşebbüs, onun bütün edebî faaliyetlerinin tiyatro üzerine yoğunlaşmasına yol açmıştır.
Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre isimli oyunu Türk edebiyat tarihinde romantik tiyatro türünün ilk örneklerinden biridir. Edebiyata sosyal fayda açısından bakan Namık Kemal, kalemini de bu doğrultuda kullanır. Başta şiir olmak üzere edebiyatın pek çok türünde eser veren yazarımız tiyatro türünü amacına ulaşmada kullanacağı vasıtaların başında görür. “Eğlencelerin en edebîsi binaenaleyh en faydalısı” olarak tanımladığı tiyatroyu fikirlerin işlendiği önemli bir tür olarak niteler. Tiyatronun kitleleri eğitme gücünü fark eden Namık Kemal, tezli tiyatro denilebilinecek bir anlayışla oyunlarını kaleme alır. Vatan yahut Silistre bu eserlerinden ilki aynı zamanda en tanınmış olanıdır.
Kurgan Edebiyat Yayınları Türk Klasikleri Dizisi’nde yer alan bu değerli tiyatro eserinde, bugünkü Türk okuyucularının anlayabilmesi ve değerinin daha çok fark edilebilmesi için üsluba dokunulmadan bazı kelime ve ibarelerde sadeleştirilmeye gidilmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir: “fasıl” yerine “perde”, “meclis” yerine “sahne”, “zabit” yerine “subay”, “kaymakam” yerine “yarbay” vb.
Namık Kemal’in bazı cümleleri düzensiz, anlamsız ve yetersiz sayılabilir. O nedenle anlam birliğini sağlamak amacıyla çok kısa eklemeler yapılmıştır. Noktalama işaretlerinin de sıkça kullanıldığı eserde, bazı özgün değişikliklere gidilmiştir. Ayrıca, bazı kelimelerin anlamları günümüz okuyucusunca bilinmeyebilir düşüncesiyle bu tür ifadelerin anlam ve açıklamaları dipnotta verilmiştir.