Osmanlı'da Tanzimat Fermanı ile hız kazanan reformlar, edebiyata da sirayet eder. Özellikle yenilik hareketlerinin kurumsallaşması ve edebiyatın modern bir kimlik arayışı bakımından 1860-1908 yılları dikkatle izlenmesi ve bütün yönleriyle tetkik edilmesi gereken bir dönemdir. Bu süreçte Osmanlı aydınının tefekkür iklimine giren Batı menşeili siyasî, içtimaî ve bunlardan bağımsız düşünemeyeceğimiz edebî fikirler yeni türleri beraberinde getirmekle birlikte, kadim bir geleneğe sahip şiiri de dönüştürme işlevini üstlenir. Böylelikle şiirde bir taraftan var olan imgeler gelenekten kopabildiği ölçüde yeniden üretilmeye çalışılırken diğer taraftan da modern imgelere kapı aralanır. Bu noktada dağ kavramı, Tanzimat'tan II. Meşrutiyet'e Türk şiirinde hem dönüştürülmeye çalışılan hem de yeni fikirleri yansıtan modern bir imge olarak karşımıza çıkar.