Kitaptaki yazılar, roman ve hikâye olmak üzere iki farklı türdeki “Yeni Türk Edebiyatı” dönemi metinlerinin tahlilini içermekte ise de bütün yazılara hâkim olan bakış açısının, edebî türlerin bir dil içindeki sürekliliğine ve gelenekle bağlantısına yapılan vurgu olduğu görülecektir. Bu çerçevede, asırlardır süregelen Türk dili ve kültürü içinde telif edilen edebî ürünlerin, anlaşılma ve öğretilme sürecinde çeşitli tasniflerle ele alınmasına rağmen, eser veren sanatkârlar için, geçmiş ve bugünün bütünlüğüne ve geçmişin kaçınılmaz tesirlerle yenilenerek bugün de devam ettiği gerçeğine dikkat çekilmek istenmiştir.
Ele alınan eserler incelenirken temel bir tahlil yöntemi olarak geleneksel veya modern, seçilmiş, adı belli bir yaklaşım söz konusu olmasa da eserleri anlamak için çoğunlukla metnin kendi içinde sunulan verilerden hareket edildiği, bu yaklaşım çerçevesinde tahkiyeyi oluşturan unsurlar üzerinden bir analiz çabası ortaya konmuş olduğu söylenebilir. Bu tahlil çabasına daha çok metinlerin taşıdığı zihniyet unsurlarının ve bu noktada yaşanan değişimlerin yön verdiğini, bunun yanında metinlerin kendi doğalarına özgü bir yönelişin de söz konusu olduğunu ifade etmek mümkündür. Ayrıca metinlerin incelenmesinde özellikle “anlatım unsurları”nın, süregelen yaklaşımlara nisbetle daha teferruatlı şekilde ele alındığı görülecektir.