Ömer Seyfettin dizisinin yedinci kitabı olan “Beyaz Lale”de, yedi hikâye bulunmaktadır.
Kitaba adını veren Beyaz Lale’de, Makedonya’da cereyan eden olayları, yazarın Balkanlar’da görev aldığı yıllara ait tecrübeleri birleştirir. Sınır bölgelerindeki gözlemlerine dayanarak yazdığı bu tür hikâyelerde bazen aşırı realizme kaçtığı görülür.
Açık Hava Mektebi’nde, Efruz Bey tiplemesinin bir yansıması olarak alafrangalık hayatı, Türk ve Türklüğün inkârı, millî terbiye karşıtlığı işlenir.
Birinci Dünya Savaşı sonunda memleketin içinde bulunduğu durumu, halkın nasıl değiştiğini Acaba Ne idi’de ironik bir üslupla anlatır.
Gayet Büyük Bir Adam, Efruz Bey tipi etrafındaki hikâyelerinin ilkidir. II. Meşrutiyet sonrası bir gencin farklı beklentileri, Batı dünyasından esinlenen ve gelişen temelsiz düşünceleri, özellikle fikirsizlikten kaynaklanan olumsuzlukları dile getirir.
Asabiliğin başa ne kötü gaileler açabileceğini Gurultu’da kara mizah olarak görürüz.
İki Mebus’ta, Meşrutiyet öncesini ve sonrasını karşılaştırır. Meşrutiyetten 30 yıl sonrasını hayal eder. Yeni rejimden beklentilerini ortaya koyar. Aynı zamanda o devirde garip bir şöhreti olan Rıza Tevfik’e karşı gösterdiği tavrı ifade eder.
Halk edebiyatından, Anadolu efsanelerinden ve folklordan esinlenen yazdığı Üç Nasihat’ta üç nasihat verilmektedir.
İrtica Haberi’nde, 31 Mart Olayını konu edinir. Hikâye, biyografik izler taşır.
Korkunç Bir Ceza’da, karısını bir başkasıyla yakalayan genç adam ceza olsun diye uyanık külhanbeyini İstanbul’un bir ucundan diğer bir ucuna sırtında taşır ve ceza verdiğini düşünür. Adamın bu cezası yazar tarafından mizahi bir unsur yapılmıştır.
Yazarın en ünlü hikâyelerinden biri de Kaşağı’dır. Yazar, bu hikâyede çocukluk çağına ve cennetine sığınmıştır. Aslında kardeşine iftira atıp onun ölümünden sonra vicdan azabıyla yanıp tutuşan bir çocuğun dramı anlatılmaktadır.